Sanayi ve Tarımın Merkezi: Beşiri

  • Nüfus: 34.962
  • Rakım: 751 m
  • Yüzölçümü: 809 km2
  • Nüfus Yoğunluğu: 43 kişi/km2
  • Merkeze Uzaklık: 17 km

Cumhuriyet döneminde Kobin adıyla, Siirt İlinin Garzan İlçesine bağlı küçük bir köy iken, 1926 yılında Beşiri adını alarak Siirt İline bağlı İlçe durumuna gelmiş, 1990 tarihinde Batman İline bağlı İlçe durumuna gelmiştir. İlçe kuzey-güney istikametinde dar ve uzun bir şerit halindeki Batman İlinin orta kısmında İl merkezinin doğusunda yer almaktadır. Doğuda Kurtalan, Güneyde Hasankeyf ve Gercüş, Kuzeyde Kozluk İlçesi ve batıda Batman İl merkezi ile çevrilidir. İlçe düz bir arazide kurulmuş olup Batman İli ile arasında Kıra Dağı yer almaktadır. İklimi kışları yağışlı, sert ve soğuk, İlkbahar mevsimi kısa süreli, yazları ise kurak çok sıcak geçmektedir. Tek akarsuyu olan Garzan Çayı İlçenin kuzey ve güney istikametinde geçtikten sonra Dicle Nehri ile birleşir.

M.S. 457 yılında yapıldığı düşünülen ve Ajans desteğiyle 1. Etap restorasyonu tamamlanan Mor Kuryakos Manastırı’nın turizme kazandırılması amaçlanmaktadır. Beşiri ilçesinin Ayrancı Köyü’nde bulunan Mor Kuryakos Manastırı, yaklaşık 2,5 dönüm alan üzerine inşa edilen, dehlizlerle yeraltına uzanan katıyla birlikte 3 katlı bir yapıdır. Dıştan dikdörtgen planlı olup, içten de geniş iki kare planlı, kapalı bir avlu ve bu avlunun etrafında kemerli payandaların gerisinde odalar yer almaktadır. Süryani Hristiyanları tarafından kutsal kabul edilen Turabdin Bölgesi’nin en uç noktasındaki Mor Kiryakus Manastırı, bölgenin ilk manastırlarından biri olması ve yapımından sonra yeni manastırların yapılmasına vesile olması nedeniyle bu bölgede yer alan 80’e yakın kilise ve manastır içinde önemli bir yer tutar. Manastır, 1940’lı yıllara kadar kullanılmış; burada eğitimini tamamlayan ve papaz unvanını elde eden papazlar, Turabdin Bölgesi’ndeki diğer kiliselere eğitmen olarak atanmıştır. Fakat köyde cemaatin kalmaması nedeniyle içindeki eserler Mor Gabriel Manastırı’na bırakılarak terk edilmiştir. Restorasyon ve temizlik çalışmaları halen devam etmektedir. Memikan Köprüsü Yazıhan (Mezrik) köyünün Gedikli mezrası sınırları içerisinde yer alıyor. Garzan Ovası ile batısında bulunan dağlık bölgeyi birbirine bağlamak amacıyla inşa edilmiş.

Merkeze en yakın ilçedir. Halkın çoğunun ihtiyaçlarını Batman merkezden karşılaması sebebiyle, ilçede ekonomik hayat canlı değildir. Beşiri ilçesi Batman-Siirt karayolu üzerinde bulunmaktadır. İlçenin çoğu kırsal alanda yaşamaktadır ve yaşlı nüfus oranı yüksektir. İlçenin ekonomisindeki ana sektör tarım olup, Beşiri Ovası’nda yüksek verimle sayısız ürün üretilmektedir. İlçe geniş tarım alanlarına sahiptir.

Hayvancılığa yönelik verilen teşvik ve destekler ile ilçede son yıllarda özellikle küçükbaş ve kümes hayvancılığına yönelik yatırımlar yapılmıştır. Bu bakımdan et ve süt işleme tesisi ile tavukçuluk ve yumurtacılık potansiyeli barındırmaktadır. Kooperatifçiliğin teşvik edilmesi veya birliklerin aktif hale getirilmesi, hayvancılığın gelişmesine katkı sağlayacaktır.

Kültür mantarı üretimi yapan işletme bölgenin ihtiyacını karşılamaktadır. İlçede yüksek öğretim kurumu bulunmamaktadır. Özel İdare tarafından Ajans desteğiyle kurulan Kıra Dağı Mesire Alanı ilin en çok rağbet gören dinlenme ve piknik alanıdır. Beşiri ilçe sınırları içerisinde yer alan Batman OSB ilin sanayi merkezidir.

Beşiri ilçesine bağlı 1 belde, 9 mahalle ve 53 köy bulunmaktadır.

Beşiri Tarihi ve Coğrafi Yapısı

İlçemizin bir yerleşim birimi olarak tarihi M. Ö. 3000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Bu yıllarda Hurri kavimlerinin yerleştiği bu yöre daha sonra 1200 yıllarında Asur egemenliğinin altına girmiştir.
Yaklaşık 1400 yıllık bir zaman içinde, sırasıyla Med, Pers, Makedonya, Part, Roma ve Bizans İmparatorlukları sınırları içinde kaldıktan sonra 1243 yılında Moğolların eline geçen yöre, 1514 yılında Yavuz Sultan Selim’ in Çaldıran zaferi sonrasında Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisine dahil olmuştur.
Cumhuriyet döneminde Kobin adıyla Siirt İlinin Garzan İlçesine bağlı küçük bir köy iken, 1926 yılında sel felaketi sonucu Diyarbakır İline bağlı Elmedine kazasının buraya taşınması ile Beşiri adını alarak Siirt İline bağlı İlçe durumuna gelmiştir. Daha sonra 18.05.1990 tarihinde Batman İline bağlı İlçe durumuna gelmiştir.
İlçemiz Kuzey-Güney istikametinde dar ve uzun bir şerit halindeki Batman İlinin orta kısmında İl merkezinin doğusunda yer almaktadır. Doğuda Kurtalan, Güneyde Hasankeyf ve Gerçüş, Kuzeyde Kozluk İlçesi ve batıda Batman İli ile çevrilidir. İlçenin alanı 889 km2’ dir. İlçe merkezi 680 rakımlı olup, İl merkezine 16 km uzaklıktadır.
İlçemiz Kuzey-Güney istikametinde dar ve uzun bir şerit halindeki Batman İlinin orta kısmında İl merkezinin doğusunda yer almaktadır. Doğuda Kurtalan, Güneyde Hasankeyf ve Gerçüş, Kuzeyde Kozluk İlçesi ve batıda Batman İli ile çevrilidir. İlçenin alanı 889 km2’ dir. İlçe merkezi 680 rakımlı olup, İl merkezine 16 km uzaklıktadır.
İlçe genellikle düz bir arazide kurulmuş olup Batman İli ile arasında Kıradağı yer almaktadır.

Memikan Köprüsü

Garzan Çayı üzerindeki Memikan Köprüsü, stratejik olarak önemli bir noktada, tarihî İpek Yolu güzergâhında yer almıştır.

Ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmeyen Memikan Köprüsü’nün 6. yy’da bölgeye egemen olan Müslümanlar tarafından yapıldığı ya da Antik Dönem’den kalan enkaz bir yapı üstüne tekrar inşa edildiği düşünülmektedir. Köprü, İlk Çağ’dan Orta Çağ’a kadar Hasankeyf ve Kuzey Mezopotamya arasındaki işlek ticaret yolunda kullanılmıştır.

Rıdvan Höyük

Rıdvan Höyük, Batman ili, Beşiri ilçe sınırları içerisinde, Garzan Çayı’nın doğu kıyısında, Beşiri ilçesinin 27km güneydoğusunda yer alan Başarı köyünün 3km kuzeyinde bulunmaktadır.

Höyük üzerinde eskiden Ermeni Kilisesi(Süryani) ve çevre duvarıyla çevrili bir yapı bulunduğu söylenilmektedir. Ancak höyük alanı 1964 yılında Hamidi ailesi tarafından satın alınarak üzerine ev inşa edilmiştir. Höyüğün çaya bakan güneybatı yönünde pişmiş toprak tüpler ve kireç harçla kemeri desteklenmiş bir suyolu bulunmaktadır. Hititlerdeki potern (gizli kapı) sistemine benzeyen gizli suyolu aşağıda nehir seviyesinin altına inen ve sızan suların toplandığı dairesel bir sarnıçla birleşmektedir. Höyük üzerinde Geç Kalkolitik, Erken Tunç, Erken Demir Çağ, Roma ve İslami Dönem seramikleri görülmektedir.

Şevland Tepe

Şevland Tepe, Batman ili, Beşiri ilçe sınırları içerisinde Kütüklü (Gre Çello) köyü Kumru (Kumarro) mezrasının 550m güneybatısında, Garzan Çayının doğu kıyısında, Memikan Köprüsü’nün hemen kuzeydoğu kısmında, konglomera kayaçlı Garzan Ovası’na hâkim yüksek bir tepe üzerinde yer almaktadır.

Höyük alanının sınırları ve kültür dolgusuna ait yükseklik bilinmektedir. Üzerinde herhangi bir mimari öğeye rastlanmayan Şevland Tepe’de dağınık taş dizileri, pitos parçaları ve boyalı seramik parçalarının çok geniş bir alana yayıldığı gözlenmektedir. Höyüğün kuzeybatı yamacında ise büyük oranda tahrip olmuş sarnıç yapısına ait kalıntılar yer almaktadır. Höyüğün genelinde kaçak kazı çukurları gözlenmektedir.

Şeyhosel Höyük

Şeyhosel Höyük, Batman ili, Beşiri ilçesine bağlı Kaşüstü köyünün yaklaşık 5.00km batısında bulunan Ulular mezrasında, Garzan Çayının doğu kıyısında konglomera kayacı üzerine kurulmuştur.

Yaklaşık olarak 200m x 150m’lik bir alana yayılmış höyük üzerinde, günümüzde kullanım görmeyen eski Ulular mezrasına ait harabe durumunda bulunan yapılar mevcuttur. Höyük üzerinde yapılaşmanın yarattığı tahribat söz konusudur.

Yenipınar Höyük

Yenipınar Höyük, Batman ili Beşiri ilçesi sınırları içerisinde bulunmaktadır. Höyük Beşiri ilçesinin kuş uçuşu 8.23km güneyinde bulunan Yenipınar (Keverzo) köyünün tam merkezine konumlanmıştır.

Yaklaşık 240m2’lik bir alana yayılmış höyüğün üzerinde yeni bir yerleşim alanı bulunmaktadır. Alanın tamamında yapılaşmanın yarattığı yoğun tahribat söz konusudur. Höyük sınırları içerisinde yapılan yüzey araştırmasında Demir Çağ ve Ortaçağ’a ait çok sayıda seramik buluntu tespit edilmiştir.

İkiköprü (Avuski) Höyüğü

İkiköprü (Avuski) Höyüğü, Batman il merkezinin 22km, Beşiri ilçesinin 7km kuzeydoğusundaki İkiköprü beldesinin 600m doğusunda yer almaktadır. Deniz seviyesinden 553.60m yükseklikte bulunan yaklaşık 80m çapındaki höyük, ovadan yaklaşık 15m yükseklikte bulunmaktadır.

Höyük ve çevresinde yapılan tespitler sırasında Orta Tunç Çağı, Geç Tunç Çağı ve Ortaçağ’a tarihlenen seramik buluntuları gözlenmiştir.

Mor Kiryakus Manastırı

İlk çağdaki sınırları Dicle Nehrinin güney kıyısından başlayıp Suriye sınırına kadar uzanan ve dini yönetim açısından Hasankeyf’teki Piskoposluğa bağlı olan bölgeye Turabidin denilmektedir. Süryani Hıristiyanları tarafından kutsal kabul edilen Turabidin bölgesinin en uç noktasındaki Mor Kiryakus manastırı, bu bölgede yer alan 80’e yakın kilise ve manastır içinde önemli bir yer tutmaktadır. Manastıra girişteki ana kapı üzerinde ve iç avluyu iki bölüme ayıran kemerli kapının üzerinde olmak üzere Süryanice yazılmış iki taş kitabe mevcuttur. İlk kitabede Haleb’li Salibo isimli bir şahıstan bahsedilmekte ancak, manastırın yapım tarihi hakkında bir bilgi verilmemektedir. Çünkü Süryani Hıristiyanları inşa ettikleri manastır ve kiliselerinde kullandıkları kitabeleri tarih veren bir belge olmasından ziyade, İncil’den insanlara mesaj veren dini içerikli birer ilahi metin olmasını hep tercih etmişlerdir. Bu manastırda görülen her iki kitabe de birer ilahi metindir.
4.yüzyılda Halep’ten Turabidin bölgesine gelerek insanları vaftiz edip Hıristiyanlaştıran Misyoner Keşişler, özellikle Kuzey Mezopotamya ovasına hakim tepe ve kayalıklar üzerine manastırlar kurmayı bir gelenek haline getirmişlerdir. Kıra Dağının Kuzey Mezopotamya ovasına bakan doğu yamacına kurulmuş bulunan Mor Kiryakus Manastırı da böyle bir düşüncenin ürünüdür. Ancak bölgenin ilk manastırlarından biri olması ve inşasından sonra yeni manastırların açılmasına ön ayak olması açısından da çok önemlidir. Çünkü o devirlerde Misyonerliğin kırsal alanlardaki öncüleri olan keşişler, ancak bu şekilde inşa ettikleri manastır ve kiliseler vasıtasıyla Hıristiyanlığın yayılmasında başarılı olacaklarına inanmışlardır.
Bu duruma göre Mor Kiryakus Manastırı, İlk çağ Hıristiyanlığın fetret devri olan 4.yüzyılda, yaklaşık M.S. 457 yılında yapılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü 4. Yüzyılda yapılan kilise ve manastırlarda çan kulesi yapma geleneği yoktu. Mor Kiryakus Manastırında da çan kulesinin bulunmayışı, yukarda verilen inşa tarihini doğrulamaktadır. Çünkü Manastır ve Kiliselerde Çan kulesi yapımı, sonraki yüzyılda İslamiyet in inkişafıyla birlikte yapılan ibadethanelere ilave edilen minarelerden esinlenerek gelenek haline getirilmiştir.
Osmanlı saltanatı döneminden günümüze kadar gelen ve azınlıklara gösterilen hoşgörüden dolayı İmparatorluk sınırları içinde kalan birçok yerdeki manastır ve kiliselerde devletçe yapılan tadilat ve onarımlar, Mor Kiryakus Manastırında da kendini göstermiştir. 17.yüzyılın sonuna kadar birkaç kez devlet tarafından onarılan Mor Kiryakus Manastırı, bu tarihte üst katın ilave edilmiş olduğu rivayet edilmektedir. Bu onarımlar esnasında Hasankeyf’ten taş ustaları getirilerek Mor Kiryakus Manastırında çalıştırılmıştır. Mor Kiryakus manastırı ile birlikte, Turabidin bölgesinin engebeli yapısı üzerine serpiştirilmiş olan bu gizemli ve eşsiz mimari güzellikteki manastır ve kiliselerin bugün için cemaatleri kalmadığından birçoğu metruk duruma düşmüştür. Ancak, başlı başına birer abide olan bu terk edilmiş anıtların tamamı Kültür Bakanlığınca tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
İlimiz Beşiri İlçesine bağlı Ayrancı Köyünde bulunan Mor Kiryakus manastırı da tescilli yapılarımızdandır. Yaklaşık 2,5 dönüm ( 2500 m2 ) alan üzerine inşa edilen Mor Kiryakus manastırı, dehlizlerle yeraltına uzanan bir yer altı katıyla birlikte 3 katlı bir yapıdır. Dıştan dikdörtgen planlı, içtende geniş iki kare planlı kapalı bir avlu ve bu avlunun etrafında kemerli payendelerin gerisinde odalar yer almaktadır.
Özellikle Manastır Patriğinin yatak odası olarak kullandığı oda tavanını oluşturan sekizgen dilimli taş kubbenin, yıldızlı haçların mimari yapısında, üstün bir sanat değeri vardır. Büyük bir bölümü yıkık durumda olan Mor Kiryakus manastırında, birbirine bitişik çok sayıda ve farklı ölçütlerdeki odaların mevcut olması, buranın bir ibadethane, medrese ve inziva yerinden oluşan bir külliye olduğu anlaşılmaktadır. Bu külliyede eğitimini tamamlayan ve papaz unvanını elde eden papazlar, Turabidin bölgesindeki diğer kiliselere eğitmen olarak atandıkları bilinmektedir.
1940 li yılların başına kadar faal olan ancak bu tarihten sonra son cemaatı da manastırı terk edince, burada hiçbir Hıristiyan kalmamıştır. Ancak manastırda bulunan bir asa üzerine oturtulmuş bir meleğin yüzünü tasvir eden, çevresi çıngırak biçimindeki yuvarlak yelpaze ile yaklaşık 100 kg. ağırlığındaki manastır çanı ve çok sayıda el yazması kitap ve İnciller ile manastıra ait değerli eserler, Midyat’taki Mor Gabriel Manastırına götürülerek koruma altına alınmıştır.